içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Medeni Avrupa'nın gerçek yüzü

Avrupa görüntüsü

 

Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında karşılaştırma yapıldığında, bizim insanlarımız hep Avrupalı haklı, bizler haksız ve geri kalmış bir ülke olarak gösteriliyoruz.

Oysa ki durum tam tersi.

Avrupalılar her türlü konularda Türkiye’nin hep gerisinde kalmışlar. Tabi, bazı sosyal yaşantıları, eğitim düzeyleri ve insanlara olan saygılarını göz ardı etmek olmak.

İnsanlar, özellikle trafikte, yayalara karşı epey bir saygılı. Yayalar asfalta ayaklarını attıkları andan itibaren trafiği duruyor. Yaya geçidi olsun, olmasın, sürücüler yayalara geçiş önceliği veriyorlar.

Bizde durum nasıl?

Bizde, bırakın yayalara öncelik vermeyi, ambulansın, itfaiye araçlarının bile geçmesine izin verilmeyen bir trafik kültürümüz var. Kırmızı ışıkta beklerken bile aceleci davranıp, sarı ışık yanar yanmaz gaza basıp geçen, önündeki araca korna çalıp, “yürüsene kardeşim” diye sinirlenen, bağıran insanlarımız var.

Bu yüzden, Avrupalının, özellikle de geçtiğimiz hafta ziyaret ettiğim Bulgaristan’daki sürücülerin haklarını korumak lazım.

Yine geçiş ve sürat, yani trafikteki hız kurallarına karşı da duyarlılar. Tabelada yazan sürat ne ise ona harfiyen uyuyorlar.

Mesela, yerleşim alanlarında tabelada 50 Km hız yazıyorsa, araçlar 50 kilometreyi geçmiyorlar. Hepsi, sıra olup, yerleşim alanı ve hız sınırının yasaklama merkezinin bitmesini bekliyorlar. Sabırla ve birbirlerine olan saygılarıyla. Bu konularda Türkiye’deki pek çok sürücülere yine sıfır puan vermek mümkün.

Gelelim, yollara. Ulaşımın en büyük güvencesi şüphesiz ki yollar. Yol medeniyettir. Ama, Avrupa’nın yolları, Bulgaristan’ın çevre yolları, bizim kasaba, köy yollarımız gibi. Nerede bizim bölünmüş yollar, otoyollar, otobanlar?

Avrupa’da ara ki bulasın.

Tek insanlar çok bencil. Hep kendilerini düşünüyorlar.

Kandırma ve yalan söyleme konusunda da uzman olmuşlar. Mesela, Bulgaristan’ın tarih ve turizm kenti Varna’yı gezmek istedik. İlk iş kalacak otel ayarlamak. İnternet sitesinden kendimize uygun olduğunu düşündüğümüz yeri bulduk. Arayıp görüştük. Fiyat, özellikle de otopark konusunu sorduk. Anlatılanları duyunca inandık ve Varna’ya gittik.

Otel, çevre yolu, kent merkezinin kavşak noktasında. Önünde araç duramıyor. Bize gösterilen otoparka arabamızı bırakmak istedik. Sakallı ve şişko birisi çıkıp, “çekin arabanızı buradan” diye üzerimize yürüdü. Otel ile arasında 150 metre mesafe var ama, yollar tek yön olduğu için epey dolaşıyoruz. Tekrar otele geldik. Otel görevlisi bu kez ağız değiştirip, “otopark ücretli” dedi. Ne yapalım, kabul dedik. Yine gittik. Otoparkçı uzun kalacağımız için yine kabul etmedi. Tekrar otele geri döndük, rezervasyonu iptal ettirmek ve ödediğimiz parayı geri almak istedik.

“Gidebilirsiniz ama, paranızı alamazsınız!” dediler. Bu kez, polis çağıracağımızı söyleyince, otel görevlileri panikledi.

Başkaları araya girdi. Türkçe bilen esnaf geldi. Neyse ki otoparka otel görevlileriyle gittik. Parasını peşin ödeyip arabayı yerleştirdik.

Otel görevlisine, kahvaltı var mı diye sormuştuk. Ama, otel bu kez kahvaltı verilmeyeceğini ifade etti. Saat geç olmuştu. Mecburen konaklamak zorunda kaldık.

Hani diyorlar ya, Avrupalı medeni, hak yemez.

Batsın böyle medenilik.

Türkiye’ye gelince cennete geldiğimizi fark ettik. Gerçi sınırdan geçene kadar akla karayı seçtik, saatlerce sıcak güneş altında beklemek zorunda kaldık. Ama, Yollar, özellikle de halkın yardımlaşması sıcak kanlılığı bizleri mutlu etti.

Bir başka sıkıntı daha var. Bulgaristan’da trafik kurallarına harfiyen uyanlar, Türkiye sınırını geçtiklerinde başka birisi oldular.

Onlarda, Türkiye’nin trafik düzenine ayak uydurmuşlar.

Bugün bayram. Bayramı tatil gibi gören milyonlarca insanımız var.

Pek çoğu trafikte. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışına çıkabilme adına kuyruklarda ve yollardalar. Ne olur dikkat edelim. Bayram sevincimiz hüzne dönüşmesin.

 

 

 

Bu yazı 1363 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum