içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

İnce kumpas

 

Alın size meydan !

Siyaset bu, kimin ne zaman ne olacağı, nasıl hareket edeceği, nasıl “U” dönüşü yapıp, eski söylemlerini unutup, yeni söylemlerle yepyeni bir beyaz sayfa açtığını açıklaması artık bize sürpriz gelmiyor.

Alıştık artık.

Siyasetteki karalama ve çamur atma nedeniyle insanların hayatlarının karartılmasına da alıştık, kaset kumpaslarıyla insanların aile yapılarının per perişan edilmesine de alıştık.

Hele, Türkiye’de yaşanılan bu olaylar artık günlük bir olaymış gibi pek ilgi çekmemeye başladı. Kanıtsadık sanki.

İki gün sonra seçim var. 13. Cumhurbaşkanını seçeceğiz. Aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 28. Dönem milletvekillerini seçeceğiz. Seçim epey bir sinirleri gerer hale geldi. Kimisi taş atıyor, kimisi tabancasını çekip ateşliyor. Kimisi, seçim irtibat merkezlerine saldırıyor, kimisi de arzu edilmeyen söylemlerle ipleri iyice geriyor.

Sanki, Türkiye seçime değil de savaşa gidiyormuş havası yaratılmak isteniyor ama, sağ duyulu seçmenlerimiz, halkımız yapılmak istenilen bu oyunlara pek ilgi göstermiyor. İnanmıyor.

Ülkemizdeki siyasette kısır bir döngü var. Lider pek yetişmiyor. Yetişen, parti genel başkanlığı koltuğunu eline geçirenler ise “benim miadım doldu. Görevim bitti” diyerek o koltuğu bir başkasına emanet etmek istemiyor. Koltukla yatıp koltukla kalkan liderlerimiz olduğu içinde Türkiye olarak siyasette, seçimlerde pek bir tercih edebilme imkanımız da yok.

Zorunlu olarak, “ben sana mecburum” şarkısını söyleyip, istemeyerek de olsa oy vermek zorunda kalıyoruz.

Tabi, bazen bizim meslektaşlarımızda işin boyutlarını öylesine abartıyorlar ki, ipin ucu iyiye kaçmış oluyor. Sanki, kendileri gazeteci sıfatını değil de bilmem ne partisinin genel başkanı sıfatını taşıyorlar. Siyasete ve siyaset insanlarına ayar vermeye çalışmalarını bırakın, “sen çekil, sen kal. Bu kişiye oy vermezseniz haliniz kötü olur” gibisinden söylemler, basın mensuplarına, medya mensuplarına yakışmıyor. Bırakın kardeşim, seçimi seçmenler, siyaseti, politikayı da politikacılar, adaylar, partililer yapsın. Madem ki, politika, siyaset yapacaksın o zaman gazetecilik sıfatını bir kenara koyup, politikacı şapkasıyla meydana çıkacaksın. 

Yeter artık, bıktırtınız artık.

Bu millet, sizin egolarınıza muhtaç değil. Ne zaman, nerede ne yapacağını çok iyi bilir. Nasıl 2002 seçimlerinde sizin gibi diretenleri sandıklara gömüp, Türk siyasetinde yeni ufuklar açtı, 14 Mayıs seçimlerinde de aynı sonuçlarının olup, olmayacağı garantisi var mı?

Yok.

Neyse ki, sayılı günler çabuk geldi geçti. Şunun şurasında 2 günlük bir süre var. Bu süreyi kazasız, belasız atlatırız inşallah.

Siyasetin renkli simalarından Muharrem İnce. Sevilir veya sevilmez, “Nu cumhur ne millet tek yol memleket” sloganıyla yola çıktı. Halktan imza toplayıp Cumhurbaşkanı adayı oldu. Burada başarı gösterdi. Sonrasında, bir takım kişiler, bu durumu kabullenmekte zorlandı. Sürekli "çekil Muharrem çekil!" diye baskı yapmaya başladılar. Yetmedi, siyasetten para aldığı, eşine cip aldığı, mal mülk edindiği iddialarını ortaya attılar. Bir takım ödeme makbuzlarıyla da Muharrem İnce'yi ince, ince sıkıştırmaya başladılar.

Siyasete yeniden leke ve çamur atma işlemlerine başladılar.

Sonunda, başarılı da oldular.

Muharrem İnce, partisinin merkez yönetim kurulunu toplantıya davet etti. İzmir ve Manisa mitinglerine rahatsızlığı nedeniyle katılamadığı açıklandı. Sonra da kulislere adaylıktan çekildiği iddiaları, söylemleri düştü. Nihayet, kameralarının karşısına çıkan Muharrem İnce, üzerine atılmak istenilen kendisi ve ailesiyle ilgili çamurları atanlara ateş püskürdü. Adaylıkla ilgili de “bir bölen” söylemlerinden artık bıkıp usandığı anlamına gelen, “bana 45 günlük eziyet çektiriyorlar” sözleriyle tepki gösterdi.

Ve, nihayet beklenilen açıklamayı yaptı.

14 Mayıs 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildiğini duyurdu. “Alın size meydan. İşte dikensiz gül bahçesi. Engel olan kişi ben olmuyorum” dedi.

Türkiye için hayırlı uğurlu olsun.

Peki, bu çekilme, Muharrem İnce’nin adaylıktan çekilmesini ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemesini isteyenleri haklı çıkardı mı?

Onların baskısıyla mı böyle bir karar alındı?

Baskılar doğru. Ama, Muharrem İnce’nin partisine üye olan ve benim tanıdığım pek çok kişi, Kemal Kılıçdaroğlu’nu hem sevmiyor hem de CHP’nin içindeki denge unsurlarına destek olmayıp, ötekileştirme ve kendisine karşı çıkanları partiden uzaklaştırma, ihraç etme gibi eylemleri yaptığına inanıyorlar.

Bunun için yeni bir parti kurdular. Bunun için de CHP’den dışlanan Muharrem İnce’nin liderliğinde bir araya geldiler. Seçimlerdeki etki-tepki meselesini Pazar günü sandıklar açıldığında öğreneceğiz. Benim şahsi düşünceme göre, siyaset beklenmedik bir şekilde önemli bir yol ayrımına geldi.

Şimdi, vatandaşların akıllarına takılan soru şu; Bu iş burada kalacak mı?

Yada, Muharrem İnce, bazı kişilerin konuştukları ve iddia ettikleri gibi 2 bakanlık sözü alıp da siyasette çark mı etti?

Bu soruların bazılarına 14 Mayıs akşamında cevap bulacağız ama, siyasetin 15 Mayıs sonrası gerçekten çok daha dalgası ve alaboralı geçecek gibi görüntü sergiliyor.

 

 

Bu yazı 1006 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum