içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Seçmen sukut-ü hayale uğrattı

Seçim ve ülkenin durumu

 

14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem TBMM milletvekilliği seçimleri yapıldı. Vatandaşlarımız büyük bir olgunlukla sandık başlarına gidip, oylarını kullandı. Sandıklardan ilk turda Cumhurbaşkanlığı için netice çıkmasa da TBMM’nin büyük çoğunluğu Cumhur ittifakının oldu. Seçimlerinin oy bakımından galibi yine cumhur ittifakı oldu.

Ülkemiz 14 Mayıs seçimlerini için sandık başına, seçim öncesindeki propaganda döneminde gerek liderlerin söylemleri, gerekse ittifakların birbirleriyle ilgili düşmancasına yaptığı konuşmaları nedeniyle gergin bir ortamda gitti. Ama, sağduyu hakim geldi. Seçim günü herhangi bir olay olmadı. Katılım ise ülkemizde şimdiye kadar yapılan seçimlerin en fazla seçmen katılan sayısı olarak tarihe geçti.

Peki neler oldu?

Sandıklar açılıp oylar sayılmaya başlandığında, hem cumhur ittifakı hem de millet ittifakı sonuçları merakla beklemeye başladı. Seçmenlerde öyle. Çünkü, sandık başına gidip tercih yaptıkları siyasi parti veya cumhurbaşkanı adayının akıbetini merakla beklediler.

Neticede, yüzde 50 çoğunluğu herhangi bir ittifak elde edemediği veya aday kazanamadığı için benim bu yazıyı yazdığım saatlerdeki sonuçlara göre seçimin ikinci tura kalma ihtimali baş gösterdi. Şimdi, 28 Mayısta yeniden sandık başına gideceğiz ve son ikiye kalan adaylar Recep Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında yeniden bir tercih yapıp, ülkemizin 13. Cumhurbaşkanını seçeceğiz.

Bu durum milli bir görev.

Peki, 14 Mayıs seçimleri, sonuçları nasıl?

Seçmenler siyasi partilere nasıl bir mesaj verdiler?

Seçimlerin yerele yansıması nasıl oldu?

Millet İttifakını oluşturan partiler, seçimlere tek tek katılma yerine bir tek partinin listesinden katılıp daha fazla milletvekili çıkarma hayaline erişebildiler mi?

Seçimlerde kim nal topladı?

Kim vatandaşın teveccühünü yeniden kazandı?

Birinci durumda bu seçimin kazananı Cumhur ittifakı oldu. Aylardır, hatta senelerdir özellikle 2019 mahalli seçimlerinden sonra Millet ittifakı cephesinde oluşturulan bloklaşmaya seçmenlerin “hayır” dediği açık ve seçik ortaya çıktı. Kendi amblem ve parti isimleriyle seçimlere girmeye cesaret edemeyenler ise ittifakın amiral gemisi olan CHP’nin amblem ve çatısı altında girdikleri seçimlerde deyim yerinde ise tam anlamıyla fiyasko ile karşılaştılar.

Anketçiler ise tam bir duvara çarpma olayı ile karşılaştı. Millet İttifakını, özellikle de Kemal Kılıçdaroğlu’nu ilk turda yüzde 65’le kazandıranlar mı dersiniz, yoksa yine ilk turda yüzde 60, hadi biraz daha düşük gösterenler yüzde 55 ile kazandığını ilan edenler mi dersiniz, hepsi tam anlamıyla çuvalladılar.

Hepsi sukut-u hayale uğradılar.

Bu sonuçlar yetmemiş gibi birde seçmenleri suçlamaya başladılar. Özellikle deprem bölgelerinde cumhur ittifakının birinci olarak çıkmasını hazmedemediler. Deprem sonrasında yaptıkları yardımları helal etmediklerine dair sosyal medya ortamında paylaşımda bulunanları ise ben kanı bozuk olduklarına inanmaya başladım.

Seçmen, kendilerine oy verince iyi, rakiplerine oy verince kötü. Bu anlayış, ayrıştırma, ötekileştirme, toplumu bölgeye çabalama, eli kanlı terör örgütlerinin oylarıyla siyasi güç kazanma, seçim kazanma cabalarını görünce insanlar olur olmaz tepki gösteriyorlar. Bana göre de bu konularda çok haklılar. Çok.

Yedi düvel yetmedi, eskiden Türkiye’yi bölge adına, çeşitli anarşik olaylara katılan, şimdi ise bir siyasi parti kurup, sözde hak ve özgürlük isteyenlerin topyekun birleştikleri görüldüğünde ise seçmen üzerine düşen görevi yaptı. “Bu ülkeyi size emanet etmem” dedi.

Neticede, kaset komplosu ve itibar suikasttı ile Muharrem İnce’yi eleyip, iktidar yollarının açıldığını düşünenlere, seçmenlerin TBMM ve milletvekili seçimleri için verdiği oylara bakıldığında iktidar için bu grubunun uygun olmadığına kanaat getirildiği zaten ortaya çıkıyor.

Gelelim siyasi partilere verilen mesajlara; İktidar AK Parti’ye seçmenler, “size güveniyoruz ama çevrenizi değiştirin. Halkın sesine kulak verin. Yoksa bu sonuçla yolda kalabilirsiniz” dedi.

CHP’ye ise, Atatürk ilke ve inkilaplarını hatırlatıp, eli kanlı piyonlarla işbirliği yapmaması gerektiğine dair uyarılarda bulundu.

İYİ Parti’ye, hani anketçilerin yüzde 15 ile 20 arasında oy alacağını söylediği bu partiye ise “senin bulunduğu mıntıka ülkemize fayda değil zarar getiren siyasetçilerin konuçlandığı yer.  Biz bu ülkeyi sokakta bulmadık. Kumar masasına pey olarak süreceğiniz seçmenler değiliz” diye uyarılarda bulundu. Yüzde 9 gibi oy alan Meral Akşener’in bir önceki seçimlere göre oylarını artırmadığı, aksine azalttığını da gözlerden kaçmadı.

Demek ki siyaset kumar oynatılacak mekan değil.

Bu seçimlerin sürprizini yine MHP yaptı. Anketçilerin yine yüzde 5 ile 7 arasında gösterdiği MHP, bir önceki seçimlerdeki oyunu tekrar aldı. Türk milliyetçileri ve ülkücüler, “bizim gerçek evimiz MHP’dir. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel direği MHP’dir. Ne ülkemizden ne de MHP’den vaz geçeriz” düşüncesiyle oylarını kullandılar.

Tabi, yine bu seçimlerin ikinci sürpriz partisi Yeniden Refah Partisi oldu. Yüzde bir bile gösterilmeyen Refah Partisi, Cumhur ittifakına katıldı ve yüzde 4’e yakın oy aldı. Kendi amblem ve parti ismiyle girdiği seçimlerde milletvekili çıkardı.

Recep Tayyip Erdoğan’ı devireceklerini iddia ederek parti kuran Deva Partisi başkanı Ali Babacan ile Gelecek Partisi başkanı Ahmet Davutoğlu’na, Yeniden Refah Partisi ve başkanı Fatih Erbakan bana göre çok güzel bir siyasi ders verdi.

Ne diyelim, korkunun ecele faydası yok.

Daha seçim tam sonuçlanmadı ama sanırım ikinci tura kalıyor. İkinci tur içinde seçmenler yeniden sandık başına gelecek ve oylarını kullanıp tercihlerini yapacaklar.

Seçimlerle ilgili diğer kritik değerlendirmeye yapmaya devam edeceğim.

Sözün özü, demek ki neymiş, seçim sosyal medyada değil, sandıklarda kazanılıyormuş.

 

Bu yazı 1010 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum